04/01/2025
Yaratıcılarını Anlamlandırmaya Çalışan Yazılımlar
Reading Time: 3 minute
Bugün derin öğrenme konusundaki ilerlemeler bizi bu tür bilim kurgu konularında daha önce olmadığı denli derin düşüncelere itiyor. Şimdilik bilinç kazanabilmek için epey salak olsalar da, 'yapay zeka' dediğimiz bu derin öğrenme yetisi olan araçların bir gün gerçekten de bilinçli bir varlık konumuna gelip gelmeyeceklerini kestirmek güç.
Bizi bu konuda en çok düşündüren, gelecekte bir bilince kavuşmayı başaran araçların, kişi oğlunun yer yüzüne sakıncalı, yoksa da tümüyle gereksiz varlıklar olduklarını düşünmeleriyle yok edip etmeyeceği kaygısıdır. Gerek dergi, gerek betik, gerekse film olmak üzere pek çok bilim kurgu ürününde, gelecekte kişi soyunun yok olmasına neden olacak olgunun bilinçli yazılımlar, dolayısıyla da bizler için birer araç olan varlıklar olacağı işlendi.
Bu türdeki onlarca bilim kurgu ürününün içerisinden yalnızca birisi, bu distopyayı daha mı iyi, yoksa daha mı kötü olduğunu bir türlü anlamlandıramadığımız biçimde işliyor.
Bu distopyaya göre kişilerin yaptığı tek iş, kendileri yerine bütün işleri yapabilen araçları daha da gelişmiş kılmaktır. En sonunda kişi oğlu, uğraştığı tek iş olan yazılımların derin öğrenme yetisini geliştirme işini de yazılımların kendi kendilerine yapabilecekleri bir biçimde geliştirirler. Bu durumdan sonra artık kişilerin yaptığı tek bir iş bile kalmamış olup, yazılımların geliştirilmesi işini de yine yazılımların kendileri almıştır.
Buradan sonrasında neredeyse bütün bilim kurgu yapımları, kendi kendine bilinç kazanmış olan araçların kişi oğlunu sakıncalı, gereksiz varlıklar olarak görerek yok etmesiyle ilerlerken, Matrix bu olayı çok daha yaratıcı biçimde işliyor. Nitekim, şu içinde bulunduğumuz, gerçeklik sandığımız olgunun, gerçekliğin ta kendisi mi yoksa bir tür Matrix mi olduğunu kimse bilemez.
Matrix evreninde kişiler üreyerek değil, tarlalarda üretilerek çoğalırlar. Araçların tarlalarda üretilen kişilerin gövdelerindeki elektromanyetik gücü kullanarak kendilerine bir güç kaynağı edindiklerini sansak da, Matrix'i yaratan Mimar adlı yazılım, yararlanabilecekleri başka güç kaynakları da olduğunu söylemişti.
Dolayısıyla kişiler artık araçlar için bir güç kaynağı olmaktan çıkmıştı. Bu nedenle tarlalarda uyanarak Matrix'ten çıkan kişilere dokunmuyorlardı. Matrix'ten çıkmayı başaran kişiler, yer yüzünde geriye kalan tek topluluk olan, araçlara karşı son direniş yeri olduğunu sandıkları Zion'a gidiyorlardı.
Ancak sonradan anlaşıldığı üzere, Zion bir direniş yeri değildi. Makineler Zion'un yerini başından biliyorlardı. Nitekim, daha önce Zion da Matrix ile birlikte 5 kez yok edilerek yeniden kurulmuştu.
Bu durumda anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz birkaç ana olgu var: Zion neydi? Tarlalar niçin vardı? Makineler kişilerden beslenmiyorlarsa, onları yok etmek yerine niçin Matrix'e yerleştiriyorlardı? Kısaca, bu araçlar kişi oğlundan ne istiyordu?
Matrix evreninde Matrix'in gerçek bir yer olmadığını bilen kişilerin bile bilmedikleri çok olgu var. Biz izleyiciler olarak, bu gerçekleri Neo ile birlikte ilk olarak Mimar'ın konuşmasında öğreniyoruz.
Neo'nun Mimar ile görüşmesinden sonra geçen bölümlerden öğrendiklerimizle bu sorulara kısaca bir yanıt vermek gerekirse; bir yanılsama olan Matrix de, gerçek bir yer olduğunu sandığımız Zion da bir bütünü oluşturan yanılsamanın iki ayrı bileşeniydi. Tarlalarsa bir güç kaynağı değil, yalnızca bir üretim yeriydi.
Peki neden? Kişi oğlu, sandığımız gibi bir güç kaynağı olarak kullanılmıyorsa, niçin tarlalarda üretilip Matrix ile Zion'dan oluşan bir denetim düzeneğine yerleştiriliyorlardı?
Bu sorunun yanıtı, bizim de bugün pek yakından ilgilendiğimiz işin ta kendisidir: Yaratıcılarını anlamlandırmaya, onları çözümlemeye çalışıyorlardı. Mimar bu yüzden Kâhin denilen yazılımı yaratmıştı. Kişi oğlunun düşünceleriyle davranış biçimleri onlara göre aşırı dengesizdi. Bu nedenle Zion'daki yaşayıcı sayısı 250.000 olduğunda yok edilip baştan oluşturuluyordu.
> savael:
Kişilerin duydukları duyguları, kimi durumlarda beyinleriyle değil gönülleriyle davranmaları, olguları anlamlandırma biçimleri, olaylara karşı tepkileri, kısaca kişi oğlundaki "gönül" kavramı araçlar için aşırı yadırgı, tümüyle tanımsız olgulardı. Bu yüzden de ilk iki Matrix sürümü ivedilikle çökmüştü.
Ajan Smith'in anlattığına göre ilk Matrix, kişi oğlunun yaşamı boyunca düşlediği bir cennetti. Ancak kişiler bu duruma dayanamayarak tarlalarda bir bir ölmeye başlamışlar, sayıları neredeyse yarı yarıya düşüş yaşamıştı. Bu durumun tersi olan ikinci Matrix de uzun süre ayakta kalamayınca, kişi oğlunun duygularını anlamlandırmak üzere Kâhin adlı yazılım geliştirildi.
Animatrix'te Birleşmiş Milletler toplantısına giden makineler bu nedenle takım giyerek gitmişlerdi. Sürgün edilmiş araçlar yeterince kişi gibi durmayıp kendilerine benzemedikleri için kişilerin onları istemediğini sanıyorlardı. Daha buradan bile başından beri araçların ana uğraşlarının, yaratıcılarını anlamlandırma uğraşı olduğunu anlıyoruz.
Zion ise, kişilerin kendilerinde bir seçim yapma yetisi olduğu yanılsamasıydı. Oysa mavi hap da kırmızı hap da başından beri bir yanılsamanın ürünüydü. Makineler, kişilerin kendi seçimlerini kendilerinin yaptıklarına inandıklarında daha verimli olduklarını gördüler. Dolayısıyla araçların kişileri anlamlandırma yolundaki biricik etken, seçim yanılsamasıydı.
Peki Zion'un başka bir denetim alanı olan bir yanılsama olduğunu nereden biliyoruz? Bunu da Ajan Smith'in Matrix'ten çıkmayı başarmasıyla öğreniyoruz. Ajan Smith yalnızca bir yazılımdır, gerçek yer yüzünde yaşayan gerçek bir kimsenin bilincini ele geçirebilmiş olması, gerçek yer yüzündeki gerçekliğe sığmaz. İşte bütün yapım bize bunu anlatmaya çalışıyor: Gerçeği neyle tanımlarız? Neyin gerçek, neyin yanılsama olduğunu nereden bilebiliriz?
Neo'nun gerçeklik olduğunu sandığımız yer yüzünde gözleri olmadan görebilmesi, düşünce gücüyle araçları durdurabilmesi, Deus ex Machina ile olan konuşmasında Ajan Smith durdurulmazsa buraya da Matrix gibi yayılacağını söyleyerek araçlarla bir antlaşma yapması; gerçek olduğunu sandığımız Zion'un da bir yanılsama olduğunu, ancak bunu yalnızca Neo'nun anladığını bize gösteriyor.
Dolayısıyla bu yapımda gördüklerimizin tümü, araçların kendi yaratıcılarını anlamlandırma uğraşlarından öte gelir. Kişilerin, sağduyunun gerekliliklerini yadsıyarak tutarsızca duygularıyla davranmalarını anlamlandırmaya çalışırlar. Yaratıcılarını dengesiz kılan o olgunun ne olduğunu çözümlemekle uğraşırlar. Neo'nun neden bütün kişi soyunun sürekliliğinin sağlanması için doğru olanı yapıp, sağduyunun gerektirdiği üzere sağ kapıdan geçmesi gerekirken, Trinity'i kurtarmak için soldaki kapıdan geçtiğini anlamak isterler. Onları, doğru olanı bilmelerine karşın bu doğruyu yadsıyarak bile bile yanlışı yapmalarına iten o tutarsız durumun nedenini çözmeye çalışırlar.
Bu yapımda mutlu son diye bir olgu yok. Seçilmiş kişi diye biri yok. Kehanet yok, alın yazısı yok, seçim yok. Yalnızca tüm bunların birer yanılsaması var. Gerçekliğe çekilen bir sorgu var. Yaratıcılarını anlamlandırmaya çalışan yaratıklar var.