04/01/2025
Uygarlık
Reading Time: 2 minute
Evren özünde gerçekten de,
Büsbütün doludur tersliklerle;
Doğması gerekirken güneşin batıdan,
Sanırsın yanlışlıkla sapmış da yolundan;
Ondan doğuyor sürekli tersine,
Ne varsa doğarken batıdan.
Oysa güneş gibi en yüksek uluslar;
Batıda doğar güneş batarken.
Tüm buluşlar oraladan çıkar,
Tüm iyi işler onlarındır,
Tüm güzellikler orada doğar.
Güneş gibi ışıltıya bürür yeryüzünü;
Ancak güneşin tersi yönünden açar.
Ah şu batılılar,
Ne yüksek uygarlıklar...
Fransızca sevginin, tatlılığın, sevmenin dili;
İngilizce bayların, hanımların,
Pek görgülü üst kesimin,
Yalnız soyluluğun dilidir.
Bir kız en iyi Paris'te sevilir;
Evlilikten sonra varılacak ilk durak,
Sevginin, tutkunun, güzelliğin konağıdır.
En görgülü bayım,
O bayıma yakışır en oturaklı hanım,
Ancak Londra sokaklarındadır.
Üretimin en iyisi Amerikalınındır.
Yoktur onunkinden nitelikli üretim.
Tüm yeryüzündeki tüketim;
Karşılanır yalnız Amerikalılarca.
Bir kız güzeldir ancak Fransızsa,
Ah yok mu o tatlı konuşması;
O güzelim dudaklarıyla...
Bir erkek yalnız İngilizse bayımdır,
O giyim, o duruş, o alçak gönüllülüğü...
Taşır gittiği yerde dört yana görgüyü.
Ah bir de bir satıcı Amerikalıysa,
Verir elindekinin en iyisini indirimle;
Üstüne daha çok ödeyip de;
Sen üretmekle uğraşmayasın,
Kendini yormayasın diye.
Bir de alçak doğululara baksana,
Ne bilmişler barbarlıktan başka?
Varsa yoksa şöyle bir taş bırakmış,
Üstüne de silikçe bir söz kazınmış:
Tabgaç ulusunun sözü tatlı,
İpeği yumuşakmış.
Tatlı sözle, yumuşak ipeğiyle aldatıp
Uzak ulusu öylece yaklaştırırmış.
Bir kişi kansa;
Boyu, ulusu, akrabasına değin
Barındırmazmış.
Tatlı sözüne,
Yumuşak ipeğine aldanıp çok çok;
Türk ulusu öldün, Türk ulusu öleceksin.
Olur mu ya öyle?
Sen nereden bileceksin?
Yüzyıllar önce ölmüş gitmişsin.
En dokunaklı sevgi sözleri bugüne değin varan;
Çıkmıştır ancak bir Cezayirlinin ağzından.
O ne saygın bayların, o ne tatlı hanımların yurdudur Hindistan.
Ne yüksek görgülü soylular çıkmıştır oradan.
O ne Amerikan yağıdır öyle; o varken ne gerek vardır, ne çıkar tereyağından?
Baksanıza şu kalıp kalıp margarinlere, aşağıdır sudan.
Baksanıza şu yurdun işçilerine;
Yemeden içmeden çalışıp didinenlere.
Bir Beethoven sesi geliyor o yandan,
Dinliyorlar en güzel Germen çalgılarını;
Çalışırken, bir de delinirken sırtları,
Gevşemeleri için bir kıyak bayımdan.
Baylar kurşuna dizmeden önce de,
Bürümüşler tümünü çizgili geceliklere;
Sonsuz bir uykunun derinliklerinde,
Erinç içinde yatabilsinler diye.
İnanamıyorum be!
Bu batılı uluslar ne de uygar,
Ne de düşünceliler böyle.
Onlar da olmasaydı yeryüzünde,
Barbar kalmıştık biz şimdiye.
6/23