06/01/2025
Tanrılarla Şeytanlar Üzerine
Reading Time: 2 minute
Şeytan, pek çok açıdan kişi oğlunun özünü taşır. Kişi oğlu, geçmişten bugüne değin bir kez olsun kendi eyleminin olumsuz sonuçlarını benimsemekte iyi iş çıkarabilmiş değildir. Öte yandan, kendisini ister istemez eksiksiz bir varlık görecek denli de çok bilmiştir. İşte böylelikle şeytanlar doğmuştur.
Tanrı, yine pek çok açıdan kişi oğlunun erişemeyeceklerini taşır. Kişi oğlu, bugüne değin bir kez olsun elinde olmayan olgular olabileceğini kendine yedirebilmiş değildir. Bu durumun bilincinde olsa da, o büyük burnu bu gerçeği özümsemesine engeldir. Bu nedenle içinde kalan, o erişemediği ermişlik niteliğini, kendisinden daha ulu olduğunu sandığı bir olguya yüklemiştir. İşte böylelikle tanrılar doğmuştur.
En büyük savaşlar sıklıkla Tanrı adına açılmıştır. Birilerinin çıkarları savaştan yana olmuşsa, çıkıp “Tanrı böyle buyurur” demekten çekinmemişlerdir. Tanrı adına ölmek sonsuz bir yaşamın güvencesi sayıldığından, erler göğüslerini gere gere, gerçek anlamıyla bilinen tek yaşamlarını Tanrı uğruna verirler. Tanrı katındaki sonsuzluğun sözü verilmemiş olsaydı, kaç kişi koşa koşa ölmeye giderdi? Oysa Tanrı’nın buyruğunu doğrudan işitenler kendileri bile değildir, anca o bir bilen, bir bildiği olan, ermiş, bilge sayılmış kişilerdir. Tanrı uğruna ne de çok kan dökülmüştür yer yüzünde…
Burnu göklerde kişi oğlu, kötü bellenen olguları özünde barındıramayacak denli kutlu olduğunu sanır. Bu nedenle kendisinin kötü saydığı o yanını benimsemekten kaçınarak topu başkasına atar. Ancak ne denli bu niteliklerini kötülükten bilirse bilsin, yine de kaçınılan o niteliğin gerektirdiği eylemleri uygulamaktan da kendini alıkoyamaz. İşte kişi oğlu, istenci böylesine güçsüz bir varlıktır.
Şeytansa kişi oğlunun olmak istediği kişiliktir. Şeytandan bilinen tüm o nitelikler, gerçekte kişi oğlunun özündendir. Bunun için en inançlı kimseler bile sıklıkla “günah” saydığı davranışları uygulamaya düşerler. Bunun için dişilerin yetkilerini olabildiğince kesmeye çalışırlar.
Kendi içlerinden başka bir kız için geçirdikleri düşünceleri, bir başkasının da kendi eşleri için, kızları için geçirmesinden korktukları için kendi yuvalarından olan kızları olabildiğince kapatmak isterler. Daha da ileri giderek saçlarını bile örtmelerini beklemelerinin nedeni, içlerindeki bastırılmışlıkların bir yay gibi güç toplamasıdır. Bu nedenle adım başı daha da ileri giderler.
Öte yandan şeytan, kişi oğlunun kendi aşağılık varlığından kaynaklanan eylemlerin sorumluluğunu taşımakla da yükümlüdür. Birden bire gelen öfkenin sonucunda birinin ölümüne neden olmanın bile savunması, sıklıkla “şeytana uydum, tanrı sakınsın” biçiminde yapılır. Dolandırmak, çalmak, öldürmek, dövmek, yalan söylemek gibi tüm bu kişi oğluna özgü aşağılıkça davranışların yükünü taşıyan şeytan, bir kişiye benzeseydi kesinlikle kamburu çıkmış bir yaşlıya benzerdi.
Kötülükten geldiğini sandığı için uygunsuz saydığı tüm o davranışlarının yükümlülüğünü bir başkasına atmak, adı batasıca kişi oğluna özünde yatan kötülüğün sorumluluğundan kaçtığını düşündürür. Kişi oğlunun en büyük buluşu tekerlek de değildir bilgisayar da; onun en büyük buluşu, şeytanı yaratarak avunmayı öğrenmiş olmasıdır.