WORDIMVS
Picture of the author

İngilizcenin Bölümlendirilmesi Üzerine

Reading Time: 4 minute

Türkçe, Dil Bilimi


İngilizcenin hangi soydan sayılması gerektiğine yönelik üç ana sav vardır. Bu savlardan en çok onay göreni, İngilizcenin bir Cermen dili olduğu savıdır. İkinci sav; diğer Cermen dilleriyle karşılaştırıldığında İngilizcenin dış etkenler dolayısıyla bir Cermen dili olarak gelişimini durdurup, büyük oranda Latinleşmiş olduğunu savunarak, Orta İngilizce ile sonrasının Latin dilleri soyundan sayılması gerektiğini öne sürer. Üçüncü sav ise; İngilizcenin önce İskandinav, ardındansa Norman etkisi dolayısıyla iki dil soyundan yalnız birine adanamayacak denli karma olması nedeniyle bir kırma dil (creole) olarak sayılması gerektiğini öne sürer. Bu savları ele almak için kuşkusuz önce İngilizcenin geçmişte başına gelenleri bilmek gerekir. İngilizce ilk olarak 8-11. yüzyıllar arasında Britanya adasının başka bir Cermen dili konuşurları olan Vikinglerce ele geçirilmesiyle güçlü bir İskandinav etkisine uğrar. Bu dönemde İngilizcenin geçirdiği en büyük değişiklik söz dizimi olmuştur. İngilizcenin İskandinav etkisinden önce SOV (özne-nesne-yüklem) olan söz dizimi, İskandinav etkisiyle birlikte değişmeye başlamış; Geç Orta İngilizce dilimine gelindiğindeyse SOV dizimi artık tümüyle yok olarak, yerini SVO (özne-yüklem-nesne) dizimine bırakmıştır. İskandinav etkisiyle yalnızca söz dizimi değil, sözcük varlığı da önemli ölçüde etkilenmiştir. İngilizcenin kendine özgü çokluk bildiren üçüncü kişi adılları yok olarak, yerini İskandinav dilinden "they, them, their" adıllarına bırakmıştır. Vikinglerden sonra adayı Normanların ele geçirmesiyle İngilizcedeki en köklü değişikliklerin yaşanacağı Orta İngilizce dilimi başlamış olur. Bu dönemde İngiltere'nin üst kesimi tümüyle Fransızca konuşurlarından oluşmuş, alt kesim olan toplumun dili de bu değişiklikten ivedilikle etkilenmeye başlamıştır. Orta İngilizcede yalnızca özgün Cermen sözcüklerin yerini Fransız-Latin kökenli sözcükler almakla kalmamış, İngilizcenin biçim bilgisi de inanılmaz ölçüde etkilenmiştir. İngilizcedeki "-ion, -tion, -ize, -or, -ism, -ist, -ous, -tious, -able, -ive, -ary, -ance, -ence" gibi son eklerin; "pre-, pro-, post-, pro-, in-, im-, re-" gibi ön eklerin; daha sayamadığım yapım eklerinin büyük çoğunluğu Latinceden geçmiştir. Bugünkü İngilizcede sıklıkla kullanılan "of" bağlacı da Orta İngilizceye dek "away, away from" anlamına gelirken, Norman etkisi ile anlam kaymasına uğrayarak Fransızca-Latince "de" bağlacını karşılar olmuştur.¹ Ancak bu durumda, öteki Cermen dillerinde de "of" bağlacına benzer bir yapının bulunması, kanımca bir açıklama gerektirmektedir. İngilizce, köken olarak ne denli Anglo-Saksonların konuştuğu bir Cermen dili olsa da sözü edilen tüm bu durumlar nedeniyle Orta İngilizce yer yer "Anglo-Norman dili" olarak adlandırılarak Latin dillerinden biri olarak gösterilmektedir. Günümüz İngilizcesinin Latinceden etkilenmiş biçim bilgisinin yanında, sözcüklerinin yaklaşık %57'sinin (dolaylı olarak eklenen %5 oranındaki Helence sözcükler de sayılırsa %62'sinin) Fransızca-Latince sözcüklerden oluşmasına karşın, yalnızca %25 oranında Cermen kökenli sözcük bulundurması; Orta İngilizce diliminden bu yana gelişimini büyük ölçüde Latin diliymiş gibi ilerletmesi nedeniyle "Latinleşmiş bir Cermen dili" olduğu savı göz ardı edilemez. Peki söz konusu gelişim ölçütü nedir? Bu gelişim en belirgin biçimde; türetilen sözcüklere bağlı olarak ölçülür. İngilizcenin sözcük türetme becerisi neredeyse tümüyle Latinleşmiş durumdadır. Örnek olarak, "bilgisayar" tümüyle İngilizce konuşan kimselerce bulunup geliştirilmiş olmasına karşın, "computer" sözcüğü Latince "sayıcı" anlamına gelen "computator" sözcüğünden gelir. Daha geç türetilmiş bir örnek olarak "video" sözcüğü; doğrudan doğruya Latince "görüyorum" sözünden gelir. Bu bakıma İngilizcenin Cermen tabanlı sözcük türetme becerisi tümüyle yok olmuş sayılamasa da oldukça sönük kalmıştır. Bu nedenle İngilizcenin günümüzdeki en özgün sözcük türetme yöntemi 'birleştirme" yöntemidir. Yalnızca %25'i özgün sözcüklerden oluşan bir dilin birleştirme yöntemiyle oluşturacağı sözcükler de özgün olamayacaktır. Dolayısıyla yeni türetilen birleşik sözcüklerin de pek çoğu Cermen değil, Latin kökenli sayılacaktır. İkinci bir sözcük türetme yöntemiyse; "AI, DRONE, LAZER, RAM, CPU, GPU" gibi dil biliminde "anagram" denilen, Türkçesiyle "kısaltma" yöntemidir. Bu yöntem; kişinin bu yolla türetilmiş bir sözcüğü anlaması için neyin kısaltması olduğunu önceden biliyor olması gerektiğinden en güvensiz türetim yöntemidir. Örnek olarak; yaşamı boyunca bilgisayarla ilgilenmemiş bir İngiliz köylüsüne "RAM" bileşeninden söz edilecek olunursa, kişi en iyi olasılıkla bir koçtan söz edildiğini sanacaktır. İngilizcenin bir Cermen dili olarak gelişimini durdurup, Latin diliymişçesine geliştiği savının "gelişim" ölçütü budur. Bu durumda İngilizcenin büyük ölçüde "Latinleşmiş bir dil" olduğu kesin olsa da, tümüyle "Latin dili" tanımlamasının yapılıp yapılamayacağı konusu tartışmalıdır. İngilizcenin bir kırma dil sayılması gerektiğini savunanlarsa, İngilizcenin Latin ile Cermen dil soylarından yalnız birine bağlı olarak tanımlanamayacak denli karışık bir dil olduğunu; bu nedenle bir "kırma dil" olarak tanımlanması gerektiğini savunmaktadırlar. Eski İngilizce bu tanımın dışında olup, Orta İngilizceden bu yana olan dilim için geçerlidir. Kırma diller, birbirini anlamayan toplumların bir anlaşma yöntemi olarak birbirlerinin dillerini karışık olarak kullanmasıyla oluşan bir **karma dilin (pidgin)** kuşaklar içerisinde ana dile dönüşmesi sonucunda oluşur. Dolayısıyla tümüyle olmasa da bir bakıma yarı yarıya yapma dil gibilerdir. Kırma diller: birlikte yaşayıp ayrı diller konuşan toplulukların birbirleriyle anlaşabilmek adına iki dili karışık konuşmaya çalışmaları sonucu ortaya çıkan "karma dil" (pidgim) yapısının kuşaklar içerisinde ana dile dönüşmesiyle oluşur. İngilizce için böyle bir durumun söz konusu olmaması, dış bir dilin doğrudan doğruya güçlü bir etkisi altında kalmasıyla değişmiş olması nedeniyle gerçek anlamda bir kırma dil sayılıp sayılamayacağı konusu tartışmalıdır. Yukarıda sözü edilen etkenler dolayısıyla İngilizce bir bakıma kırma dil sayılabileceği gibi; ana kaynağıyla ana bileşenlerinin açıkça bir Cermen dili örneği olması göz ardı edilmemelidir. Buna karşın İngilizcenin kökeni ne denli Cermen dili olsa da yalnızca %25'lik özgün sözcük birikimiyle iletişim kurulmaya çalışılması durumunda olumsuz sonuçlarla karşılaşılacağı açıktır. Dolayısıyla bugünkü İngilizcenin dışarıdan etkilenen dil, biçim, ses bilgisi olmadan yalnızca Cermen kökenli yapısıyla iş görmesi olanaksız bir durumdur. Öte yandan Latin soylu diğer diller gibi tümüyle bir Latin dili sayılabilmek için de yapısı gereği aşırı Cermen kalmaktadır. Bu nedenle İngilizcenin bir "kırma dil" sayılması gerektiğini savunan kimseler, İngilizcenin Latin ile Cermen yapılarını biri olmadan öteki de olmayacak biçimde barındırdığını; bu nedenle yalnız birine özgü sayılamayacağını öne sürerler. Bu konudaki benim görüşüm; İngilizce kendisiyle benzer durumu taşıyan diğer dillerle karşılaştırıldığında, gerçekten de iki takımdan birine bağlı sayılamayacak denli karma bir dildir. Bir dilin önceleri bağlı bulunduğu dil soyunu yıllar içerisinde değiştirdiği durumlar görülmüştür. Ancak bu türden diller İngilizceden bile daha derin bir etki altında kalarak, baştan aşağı tümüyle değişmiş olan dillerdir. Bulgarca bu duruma iyi bir örnektir. Ön Bulgarca bir Türk diliyken yıllar içerisinde kökten bir Slavlaşma geçirmesiyle bugün tümüyle Slav soyundan sayılmaktadır. İngilizce de ne denli ağır bir Latin etkisi geçirmiş olsa da Bulgarca gibi tümüyle başka bir soydan sayılamayacağı kanısındayım. İngilizcenin hangi dil takımından sayılması gerektiği tartışması; bugünkü Kırım Tatarcasının hangi Türk dili takımından sayılması gerektiği tartışmasına benzemektedir. Nitekim İngilizce salt bir Cermen dili sayılamayacak denli değişime uğramıştır. Yalnızca sözcük birikimiyle değil; bütün bir yapısıyla böylesine karışmış olan bir dilin gerek Cermen, gerekse Latin dili sayılmasını kanımca yanlış bulmakta; büyük ölçüde Latinleşmiş bir Cermen dili olarak "kırma dil" sayılması gerektiğini savunmaktayım.