04/01/2025
Gölgeme
Reading Time: 1 minute
Bir mum alevinde duyulur bir üzünç;
Bir yalnızlık yeli eser yüreğimde,
Sezilir nereden geldiği belirsiz.
Yoksa birden bire nedensiz,
Gölgemden mi sakınıyorum şimdi de?
Yok ya, olur mu öyle, ne de gülünç!
Gülünç, evet! Gülünç değil de ne ya?
Üstelik gölgenin anca özüne bakıp,
Durmaksızın öykünmesi gibi de ürkünç.
Gölgemden sakınamazmışım, öyle ya;
Kor alevleri süzerken ocak başına oturup,
Bir yandan da neyle süzerim gölgemi?
Benden kopmaz olgum bile ötekiler gibi,
Döner sırtını durur, o da anlamazmış gibi.
Gündüz gece bana ayak uydurur durur,
Dolar yalnız onunla; içimdeki içi boş oyuk.
Ne midir o? Adına gölge denen çelimsiz;
İçi karanlıkla dolu, yalnız belirli bir boşluk.
Ben mi ona öykünürüm o mu bana bellisiz,
Yine de bir şunu anlarım belli belirsiz;
O da arkadaşımmış gibi yanımdadır durur,
Bir tek ayrımı; biçilmiştir o etsiz kemiksiz.
Değerli olan yanında olmak değildir dilsiz,
Değerli olan dinlemek de değildir bilinçsiz,
Yarı yolda bırakmak da değildir yüzsüzce.
Gölgem de oturur dinler beni,
Gölgem de yanımdadır sürekli,
Ne olursa olsun bırakmaz birlikteliği.
Yoldaşlık, arkadaşlık bu olsaydı düpedüz
Kimse kimseyle konuşmazdı bile isteklice,
Kimse yalnızlık da duymazdı gece gündüz.
Tüm bunlar böyle de olsaydı yeterli;
Sakınmazdım gölgemden kendimi.
Ancak ne denli gülünç gelecekse de,
Sakınırım ben özümü gölgemden bile;
Tüm yalanlardan sakındığım gibi.
Tüm yalan yakınlıklarcasına sezgisiz;
Yanı başımdadır da özü değersiz.
6/23